En son hatırladığıma göre ülkemizde 50 'nin üzerinde Beden Eğitimi Spor Yüksekokulu bulunmakta.Bu okullara her yıl binlerce öğrenci başvurmakta ancak ortalama her bolüm için 40 öğrenci alınmaktadır (öğretmenlik-antrenörlük-spor yöneticiliği-rekreasyon).Yani bir kaç üniversite hariç her okulda şanslı 120 kişi okuyabilmektedir.
Bu okullara girişte uygulanan özel yetenek sınavı ücretleridir.Gene bildiğim kadarıyla da yalnızca Marmara üniversitesi yetenek sınavı kayıt parası almamaktadır.Alınan ücretler zaten Ö.S.S sınavı için dershanelere giden sonra bir de öss sınavı için kayıt parası veren aileler için ek bir külfet olmasına karşın "yeter ki çocuğum üniversiteli olsun" diyerek verilen son para olduğu sanılır.Halbuki çocuğunun B.E.S.Y.O. kazanması öss' yi kazanmasından daha zordur ancak aile bunun farkına varacak durumda değildir.
Her BESYO nun aynı olmadığını anlamak zor olmasa da insan yaşamadan anlayamamaktadır.Kahramanmaraş,Sivas veya Amasya BESYO larda okuyan ile Marmara veya Hacettepe BESYO larında okuyanlar arsında dağlar kadar fark olduğu 4 yıl sonunda iş başvurularında acı bir gerçek olarak inanmak istemeyenler için ortaya çıkar.
En iyi senaryo ile Marmara veya Hacettepe yi kazandınız diyelim.Artık Türkiyenin önde gelen 5 BESYO sundan birindesiniz.Sakın havaya girmeyin hele ki antrenörlük bölümü okuyorsanız hiç girmeyin hem de.
İlk sene gördüğünüz 20 dersle ilk şok dalgası biterken ilerleyen senelerde başınıza bela olabilecek bir kaç dersle daha tanışacaksınızdır. 2. sınıf başlarken hocaların verdiği telkinlerle artık çalışıp tecrübe edinme gereksinimi duymaya başlarsınız bir hevesle öğrencileri sömüren bir fitness salonunda ya da bir spor işinde çalışmaya başlarsınız. Ancak bu seferde okulda ki devam zorunluluğu ile başınız ağarmaya başlar.Devam sorunu ile mi uğraşayım not ortalamam ile mi savaşayım derken ilk iş deneyiminizi bitirmek zorunda kalırsınız.İşinizi sonlandırmanıza en çok iş yeri sahibiniz sevinecektir çünkü çok ta fazla bir şey öğrenmeden işten ayrıldınız ve sizin gibi bir çok işe aç öğrenci piyasada dolaşmaktadır.aylık 300 tl ye kim çalışabilir ki başka.
Okulda derslere sarılırsınız ve 3.sene başlar bir şekilde ingilizceniz yoksa artık öğrenmeyin geç kaldınız.Erasmus konuları açılmıştır.Herkesin sır gibi sakladığı konu artık su yüzündedir ve en yakın arkadaşınızın aslında bir ingiliz gibi konuştuğunu işte o an anlarsınız.Herkesten gizli şekilde gidilen 2 senelik kurs macerasını kullanma vaktidir.kendini geliştirenler erasmus programı için herkesten kaçarak başvurularını gizlice kimseyi uyandırmadan yapmışlardır.
Artık bir an önce okulu bitireyim başkada bir şey istemiyorum havasına girmiş bulursunuz kendinizi.
Okul biterken ise devletin antrenörlük bölümü okuyanları aslında hiç bir şekilde tanımadığını öğrenirsiniz hatta branşınıza göre en iyi antrenörlük belgesini bile alamayacaksınızdır.4 yıl sonunda elde edeceğiniz şey öğretmenlik okuyanlar için öğretmenlik+antrenörlük aylık 2000tl gelirdir.Spor yöneticileri ise iş yerlerine göre 800-1700 civarı maaş alırlar tabi bazı yerlerde üye yapma primleri iyi olursa daha iyi olanlarda çıkabilir.Rekreasyon okuyanlar hayatın bir yerinden tutunurlar şans onlara nerede gülerse artık maaşları konusunda devamlılık sağladıkları pek görülmemiştir:)
Antrenörlere gelince boşuna okudunuz o kadar seneyi çünkü öğretmenlik okuyanlarda işinizi yapmaktadır.Hemde aynı okuldan mezun olduğunuz için işverenin düşüncesi şudur ikiside aynı okuldan mezun biri aylık 600 istiyor antrenör olan aylık 1500 istiyor haliyle öğretmen tercih edilecektir.Öğretmenlik okuyanlar antrenörlüğü ek iş olarak yaptığı için hem piyasanızı düşürecekler hemde işinizi elinizden alacaktır.İşverene gelince çoğunun gözünde aynı diplomaya sahip bireyleriz çok azı antrenörlük mezunlarının hayatının antrenörlük üzerine kurulu olduğunu bilir.Hadi iş buldunuz maaş ta 1500 veriyorlar bundan iyisi şam da kayısı hadi sigorta dediniz ona da tamam dedi işveren aaaaaaa bi baktınız siz aslında temizlikçi olarak sigortalısınız? nedenine gelince antrenörlük devletin belirlediği meslek gruplarında yok napalım buna da şükür deyip yuvarlanıp gideceksiniz bu hayatta.sonra da bu devlet sahip çıkmayacaktı da hak vermeyecekti de ne diye antrenörlük bölümü açtı ne diye bizleri okuttu deyip kendi kendinize soracaksınız.Ama hayat kısa üzülmeyin düşünürken bir bakmışınız bitmiş dert etmeye bile değmemiş.
Benim kim olduğumun önemi yok ancak Türkiye'de her yıl 50 Besyo dan en az 2000 e yakın mezun verilmekte ancak her ilde yapılan spor salonu sayısı 10 u geçmez buyukşehirler hariç.Sonuç olarak örgütlenip sorunlarımızı devletin ilgili kurumlarına anlatamazsak daha çoook işimizi elimizden alırlar daha çook adam yerine konulmayız.
yazan :antrenörlük okumuş bir mağdur....
Bu okullara girişte uygulanan özel yetenek sınavı ücretleridir.Gene bildiğim kadarıyla da yalnızca Marmara üniversitesi yetenek sınavı kayıt parası almamaktadır.Alınan ücretler zaten Ö.S.S sınavı için dershanelere giden sonra bir de öss sınavı için kayıt parası veren aileler için ek bir külfet olmasına karşın "yeter ki çocuğum üniversiteli olsun" diyerek verilen son para olduğu sanılır.Halbuki çocuğunun B.E.S.Y.O. kazanması öss' yi kazanmasından daha zordur ancak aile bunun farkına varacak durumda değildir.
Her BESYO nun aynı olmadığını anlamak zor olmasa da insan yaşamadan anlayamamaktadır.Kahramanmaraş,Sivas veya Amasya BESYO larda okuyan ile Marmara veya Hacettepe BESYO larında okuyanlar arsında dağlar kadar fark olduğu 4 yıl sonunda iş başvurularında acı bir gerçek olarak inanmak istemeyenler için ortaya çıkar.
En iyi senaryo ile Marmara veya Hacettepe yi kazandınız diyelim.Artık Türkiyenin önde gelen 5 BESYO sundan birindesiniz.Sakın havaya girmeyin hele ki antrenörlük bölümü okuyorsanız hiç girmeyin hem de.
İlk sene gördüğünüz 20 dersle ilk şok dalgası biterken ilerleyen senelerde başınıza bela olabilecek bir kaç dersle daha tanışacaksınızdır. 2. sınıf başlarken hocaların verdiği telkinlerle artık çalışıp tecrübe edinme gereksinimi duymaya başlarsınız bir hevesle öğrencileri sömüren bir fitness salonunda ya da bir spor işinde çalışmaya başlarsınız. Ancak bu seferde okulda ki devam zorunluluğu ile başınız ağarmaya başlar.Devam sorunu ile mi uğraşayım not ortalamam ile mi savaşayım derken ilk iş deneyiminizi bitirmek zorunda kalırsınız.İşinizi sonlandırmanıza en çok iş yeri sahibiniz sevinecektir çünkü çok ta fazla bir şey öğrenmeden işten ayrıldınız ve sizin gibi bir çok işe aç öğrenci piyasada dolaşmaktadır.aylık 300 tl ye kim çalışabilir ki başka.
Okulda derslere sarılırsınız ve 3.sene başlar bir şekilde ingilizceniz yoksa artık öğrenmeyin geç kaldınız.Erasmus konuları açılmıştır.Herkesin sır gibi sakladığı konu artık su yüzündedir ve en yakın arkadaşınızın aslında bir ingiliz gibi konuştuğunu işte o an anlarsınız.Herkesten gizli şekilde gidilen 2 senelik kurs macerasını kullanma vaktidir.kendini geliştirenler erasmus programı için herkesten kaçarak başvurularını gizlice kimseyi uyandırmadan yapmışlardır.
Artık bir an önce okulu bitireyim başkada bir şey istemiyorum havasına girmiş bulursunuz kendinizi.
Okul biterken ise devletin antrenörlük bölümü okuyanları aslında hiç bir şekilde tanımadığını öğrenirsiniz hatta branşınıza göre en iyi antrenörlük belgesini bile alamayacaksınızdır.4 yıl sonunda elde edeceğiniz şey öğretmenlik okuyanlar için öğretmenlik+antrenörlük aylık 2000tl gelirdir.Spor yöneticileri ise iş yerlerine göre 800-1700 civarı maaş alırlar tabi bazı yerlerde üye yapma primleri iyi olursa daha iyi olanlarda çıkabilir.Rekreasyon okuyanlar hayatın bir yerinden tutunurlar şans onlara nerede gülerse artık maaşları konusunda devamlılık sağladıkları pek görülmemiştir:)
Antrenörlere gelince boşuna okudunuz o kadar seneyi çünkü öğretmenlik okuyanlarda işinizi yapmaktadır.Hemde aynı okuldan mezun olduğunuz için işverenin düşüncesi şudur ikiside aynı okuldan mezun biri aylık 600 istiyor antrenör olan aylık 1500 istiyor haliyle öğretmen tercih edilecektir.Öğretmenlik okuyanlar antrenörlüğü ek iş olarak yaptığı için hem piyasanızı düşürecekler hemde işinizi elinizden alacaktır.İşverene gelince çoğunun gözünde aynı diplomaya sahip bireyleriz çok azı antrenörlük mezunlarının hayatının antrenörlük üzerine kurulu olduğunu bilir.Hadi iş buldunuz maaş ta 1500 veriyorlar bundan iyisi şam da kayısı hadi sigorta dediniz ona da tamam dedi işveren aaaaaaa bi baktınız siz aslında temizlikçi olarak sigortalısınız? nedenine gelince antrenörlük devletin belirlediği meslek gruplarında yok napalım buna da şükür deyip yuvarlanıp gideceksiniz bu hayatta.sonra da bu devlet sahip çıkmayacaktı da hak vermeyecekti de ne diye antrenörlük bölümü açtı ne diye bizleri okuttu deyip kendi kendinize soracaksınız.Ama hayat kısa üzülmeyin düşünürken bir bakmışınız bitmiş dert etmeye bile değmemiş.
Benim kim olduğumun önemi yok ancak Türkiye'de her yıl 50 Besyo dan en az 2000 e yakın mezun verilmekte ancak her ilde yapılan spor salonu sayısı 10 u geçmez buyukşehirler hariç.Sonuç olarak örgütlenip sorunlarımızı devletin ilgili kurumlarına anlatamazsak daha çoook işimizi elimizden alırlar daha çook adam yerine konulmayız.
yazan :antrenörlük okumuş bir mağdur....